Ocak
31

Tiflis’e gide gele

city with high-rise buildings under orange skies

Bu yazımda üç kere ziyaret ettiğim Gürcistan’ın Tiflis şehrinden bahsedeceğim. Tiflis de neymiş, adı sanı duyulmamış, üstelik oralar çok doğu ve uzak ve soğuk diye düşünenler öbür tarafa. Eski evleri, eski şehri, Sovyetler Birliği kalıntılarını, karlara bürünmüş hali ile buz gibi soğuğunu merak edenler de bu tarafa. Başlıyoruz…

Gircistan’a sadece TC kimlik kartınızla giriş yapabilirsiniz. Kıbrıs gibi gümrükten geçerken size bir kağıt veriyorlar mührü bastıkları haliyle onu kaybetmeyin.

Yazıya havanın soğuk ve karlı olması ile başladık fakat tabi ki yaz aylarında da gidebilirsiniz. Genelde gece uçuşları mevcut. Sabaha karşı orada oluyorsunuz ya da sabaha karşı Tiflis’ten dönüyorsunuz.

Benim Tiflis’de en çok sevdiğim şey her yere yürüyerek gidebilmeniz. Şehri farklı bölgelere ayırarak en fazla 3 günde tamamlayabilirsiniz.

Tiflis’in bol cevizli, bol kişnişli, bol etli yemekleri mevcut. Özellikle Kinkali dedikleri kocaman kocaman mantıları var ki ben bayılıyorum. Çok fazla baharat tercih etmeyenler sevmeyebilir. Ayrıca votka ve diğer alkoller uygun fiyata her yerde bulunuyor. Gürcü şarabı lezzetli ve fiyatı da gayet uygun.

Bir de bizim gibi fırınları çok meşhur. Fakat fırınların camekanında da göreceğiniz gibi kalın kalın yumurtalı, kıymalı, peynirli Khachapuri denilen Gürcü pideleri var. Hamuru lezzetli, doyurucu ve uygun fiyata.

Ben gittiğim zamanlarda para birimi olan Lari ile TL nerdeyse aynı idi. Bu nedenle bir Avrupa-Amerika seyahati gibi size pahalıya mal olmuyordu fakat şu an bakıyorum; 1 Lari 4,4 TL.(!!!)

Eski bir şehir göreceksiniz gittiğinizde. Hatta bazen bazı binalar yıkılmadan nasıl duruyor diyeceksiniz. O eski tarihi binaların yıkılıp kentsel dönüşüm ve haliyle çevre temizliği(!) yapılma durumu vardı. Bu fikri destekleyenler kadar karşı olanlar da az değildi. Yürürken filmlerde gördüğünüz gibi bir binanın otoparkına doğru giden tünel gibi boşluklarda yer alan küçük açık manavlar mutlaka dikkatinizi çekecektir. Şehrin fotoğraflara kare olacak çok yeri var.

Kalacak yerle ilgili sıkıntı çekmezsiniz. Bizim Sultanahmet bölgesi gibi butik otellerin turistlerin olduğu bölgeler kadar daha sakin ve uygun otellerin/hostellerin olduğu bölgeler de mevcut. Turistik bölgede hamamların olduğu eski şehir yer alıyor. Hemen yukarısında da Mother of Georgia. Şehrin her yerinden  Mother of Georgia heykelini göreceksiniz. Muazzam bir hava katıyor şehre. Merak edenler için asıl adı Kartlis Deda.

Üç günlük bir gezi; sakin yürüyüşler, bol votka ve şarap, alternatif kafelerde molalar ve buram buram yaşanmışlık için ziyaret edin derim.

Bu arada trafiğe dikkat edin. Geniş caddeler ve yayalara yol vermeyen hızlı şoförler maalesef çok fazla.

Nazdrovyaaa!!!!:)

+1
2
+1
1
+1
0
+1
0
+1
0
+1
0
Ocak
06

Ahtamar Adası (Van) ve Badem Çiçekleri

Böyle bir güzellik yok. Mayıs ayı için şimdiden biletlerin alınıp gidilmesi gereken öncelikli yerlerden Ahtamar Adası. Mayıs ayı diyorum çünkü baharla birlikte adada çiçek açan badem ağaçlarını, tavşanları görmeniz gerekiyor, cennet bahçesi gibi. Sodalı suya elinizi ayaklarınızı sokup kuşları dinler, çay içersiniz. O sırada ise dağların tepesindeki karlara Van’ın nerdeyse 365 gün süren güneşli havası eşlik eder.

Uzun yıllar Ermeni Ruhani Başkanlığı’na ev sahipliği yapmış adayı hala her yıl yüzlerce Ermeni asıllı hacı adayı ziyaret edip hac görevini yerine getiriyor. Kutsallığının yanı sıra Hristiyan sanatı için de önemli bir yere sahip bu yapının duvarlarında inanılmaz öyküler, ustalarında elinde hayat bulmuş kabartmalar yer alıyor. Günün her saatinde başka bir renge bürünen taşları, süslemelerine düşen ışık oyunlarıyla kilise etkileyiciliğini asırlardır sürdürüyor.

Karlar eridiği andan itibaren ise ada ve kilise turist akınına uğruyor.

Hikayesine gelince;

”Zamanında adada yaşayan Ermeni Başkeşişin Tamara adında güzeller güzeli bir kızı vardır. Adanın karşı kıyısındaki köyde cengaver bir çoban bu kıza aşıktır. Aşkından aldığı güçle çoban, Tamara’yı görmek için her gece adaya yüzer; genç kız da elinde fenerle çobana yerini belli edermiş. Bir gün kızın babası bu olayı fark eder ve çobana oyun oynamaya karar vermiş. Fırtınaya esir olmuş bir gecede elinde fenerle adada sürekli yer değiştirmiş. Zavallı çobana sevdiği kıza ulaşmak için coşkun dalgaların arasında ordan oraya yüzerken boğularak ölmüş. Boğulmadan önceki son sözü ‘Ah!!Tamar’ olmuş. Bunun üzerine kız da kendini göle bırakmış ve aşıkların dünyada kavuşturamadıkları hayatları aynı mavilikte son bulmuş. O günden sonra ada Ahtamar olarak anılmış. Zamanla değişerek günümüze Akdamar olarak gelmiş.”

Van seyahati için ayrı bir yazım olacak fakat önce Akdamar Adası’nın güzelliğini sizinle paylaşmak istedim. Mayıs 2022, neden olmasın?

+1
1
+1
0
+1
0
+1
0
+1
0
+1
0
Aralık
28

Kapadokya candır

Kimilerine göre çok klişe gelecektir, ama inanın Kapadokya candır. Fırsat buldukça her sene gidilmesi gereken yerler arasında ilk sırada. Üstelik hem pandemi hem de döviz kurları sebebi ile sadece yurtiçi seyahat edebilenlere yönelik.

Tabi bilmeyenler için nerede kalınır, ne yenir onlardan da bahsedeyim. Zaten birçok blog var detaylı oralardan bakarsınız ama en öncelikli olarak Göreme’den yer ayarlayın. O fotoğraflarda gördüğünüz cave house’lar (peri bacaları, evler..), balonlar hepsi Göreme’de. Daha sakin, sessiz bir yer. Romantizm başlasın….

Ürgüp ise Göreme’ye biraz daha uzak ve daha büyük bir yer. Merkez gibi düşünün, yemek yerleri, eğlence mekanları var. Kalmak için de uygun ama ben tercih etmem. Bu arada eğlence mekanları dediysem türkü barlar, pop müzik belki…Gidip oraya Büyük Ev Ablukada beklemeyin.

Seyahat günü hakkında da bilgi vereyim. Haftaiçi çalışanlar izin almak istemiyorsa Cumartesi sabah erken saatlerde uçaklar var. Cumartesi gidip Pazar öğleden sonra dönebilirsiniz. Havalimanında araç kiralama firmaları var. Araç şart, yoksa toplu taşıma vs pert olursunuz söyleyeyim.

Cumartesi günü Göreme milli parkı gezebilirsiniz. Akşama doğru gün batımını yakalamak için Kızılçukur Vadisi’ne gidebilirsiniz. Hava güzel ise gün batımının o şahane kızıl rengine doyamazsınız. Yanınıza belki bir şişe şarap alabilirsiniz.

Yemek konusuna da değinmek lazım. Gurme bir seyahat beklemeyin. Gene de testi kebabı meşhur. Hatta Göreme’de meşhur bir yer var. Kime sorsanız gösterir. Şark sofrası gibi yere oturup bol fotoğraf çekebileceğiniz bir yer. Onun dışında klasik lokum, şekerleme vs satılan dükkanlar mevcut. Ha bir de Ürgüp’te bir ocak başı var alkollü. Adı direkt ocak başı da olabilir:) Gerçekten etleri ve mezeleri çok güzel idi. Sıra gecesi gibi canlı müzik de var. Kayseri’den genelde hafta sonları buraya gelen müdavimleri olduğu için rezervasyon gerekiyor.

Akşama Ürgüp Ocakbaşı bol et ve meze. Ertesi günü kaldığınız yerden balonları görebiliyorsanız sabah 5 gibi kalkıp o şahane manzarayı yakalayın derim. Hava şartları nedeni ile balonlar bazen kalkamayabiliyor, umarım size denk gelmez. Sonra uyumaya devam edip otelde güzel bir kahvaltı yapın. Göreme’den ayrılın ve gezilecek diğer milli parkları gezerek Ürgüp’e gelin. Zaten şehre girerken meşhur Turasan şarap evini göreceksiniz. Şarap tadımı yapar, beğenirseniz birkaç şişe alırsınız. Sonra merkezde çay kahve, hediye almaca derken artık havalimanına doğru ilerlersiniz.

Yaz dışında havanın özellikle akşamları soğuk olacağını unutmayın.

+1
1
+1
0
+1
0
+1
0
+1
0
+1
0