Böyle bir güzellik yok. Mayıs ayı için şimdiden biletlerin alınıp gidilmesi gereken öncelikli yerlerden Ahtamar Adası. Mayıs ayı diyorum çünkü baharla birlikte adada çiçek açan badem ağaçlarını, tavşanları görmeniz gerekiyor, cennet bahçesi gibi. Sodalı suya elinizi ayaklarınızı sokup kuşları dinler, çay içersiniz. O sırada ise dağların tepesindeki karlara Van’ın nerdeyse 365 gün süren güneşli havası eşlik eder.
Uzun yıllar Ermeni Ruhani Başkanlığı’na ev sahipliği yapmış adayı hala her yıl yüzlerce Ermeni asıllı hacı adayı ziyaret edip hac görevini yerine getiriyor. Kutsallığının yanı sıra Hristiyan sanatı için de önemli bir yere sahip bu yapının duvarlarında inanılmaz öyküler, ustalarında elinde hayat bulmuş kabartmalar yer alıyor. Günün her saatinde başka bir renge bürünen taşları, süslemelerine düşen ışık oyunlarıyla kilise etkileyiciliğini asırlardır sürdürüyor.
Karlar eridiği andan itibaren ise ada ve kilise turist akınına uğruyor.
Hikayesine gelince;
”Zamanında adada yaşayan Ermeni Başkeşişin Tamara adında güzeller güzeli bir kızı vardır. Adanın karşı kıyısındaki köyde cengaver bir çoban bu kıza aşıktır. Aşkından aldığı güçle çoban, Tamara’yı görmek için her gece adaya yüzer; genç kız da elinde fenerle çobana yerini belli edermiş. Bir gün kızın babası bu olayı fark eder ve çobana oyun oynamaya karar vermiş. Fırtınaya esir olmuş bir gecede elinde fenerle adada sürekli yer değiştirmiş. Zavallı çobana sevdiği kıza ulaşmak için coşkun dalgaların arasında ordan oraya yüzerken boğularak ölmüş. Boğulmadan önceki son sözü ‘Ah!!Tamar’ olmuş. Bunun üzerine kız da kendini göle bırakmış ve aşıkların dünyada kavuşturamadıkları hayatları aynı mavilikte son bulmuş. O günden sonra ada Ahtamar olarak anılmış. Zamanla değişerek günümüze Akdamar olarak gelmiş.”
Van seyahati için ayrı bir yazım olacak fakat önce Akdamar Adası’nın güzelliğini sizinle paylaşmak istedim. Mayıs 2022, neden olmasın?